Boykot Çağrısına Soruşturma: Ekonomik Protesto mu, Suç mu?
Toplumsal hareketlerin dijital dünyada yankı bulduğu bir çağda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Nisan'da gerçekleştirilen 'boykot' çağrılarına ilişkin re'sen soruşturma başlattı. Sosyal medyada bazı kesimler tarafından başlatılan boykot eylemi, bireylerin ekonomik aktivitelerini durdurarak tepkilerini ortaya koymayı hedefliyordu. Ancak bu girişim, yargı mercilerinin dikkatinden kaçmadı.
Savcılık tarafından yapılan açıklamada, ekonomik aktiviteleri durdurmaya yönelik çağrıların, "Nefret ve Ayrımcılık" (TCK md. 122/1-d) ve "Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik" (TCK md. 216) kapsamında değerlendirildiği belirtildi. Bu çerçevede, söz konusu eylemin sınırları ve ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri mercek altına alınıyor.
Ekonomik protestolar, dünyanın farklı yerlerinde geçmişten bugüne güçlü bir toplumsal tepki aracı olarak kullanıldı. Peki, bireysel haklar ve kamu düzeni arasındaki denge nasıl sağlanmalı? Boykot bir ifade özgürlüğü mü, yoksa hukuki yaptırımla karşılanması gereken bir hareket mi?
Bu soruşturma, Türkiye'de toplumsal hareketlerin geleceği ve dijital çağda protesto kültürü üzerine yeni bir tartışma başlatıyor. Sürecin nasıl ilerleyeceği, kamuoyunun ve hukukun bu eylemi nasıl yorumlayacağı merak konusu olmaya devam ediyor.